Yedi Kocalı Hürmüz, 1968 yapımı, Türk sinemasının başyapıtlarından biridir. Yöresel bir masaldan yola çıkarak kurgulanmış olan film, bir kadının yedi kocasının hikayesini anlatır. Neşeli ve neşeli bir anlatımla, izleyicilere aşk, kıskançlık ve insan ilişkilerinin karmaşıklığını sunar. Yıldız Kenter'in etkileyici performansıyla hayat bulan Hürmüz karakteri, Türk sinemasında unutulmaz bir kadın figürü olmayı başarır. Bu film, hem komedi unsurlarıyla hem de toplumsal normlara dair cesur mesajlarıyla herkesi etkileyen bir yapım olmuştur. Genel olarak komedi-drama türünde olan bu film, samimiyeti ve güçlü diyaloglarıyla dikkat çeker.
Filmin başrolünde yer alan Yıldız Kenter, Hürmüz karakterini ustalıkla canlandırarak unutulmazlar arasına girmiştir. Geri kalan karakterleri oynayan isimler de oldukça dikkat çekicidir. Örneğin, İsmail rolünü canlandıran oyuncu Türk tiyatrosunun duayenlerinden birisidir ve erkeğin temsil ettiği kıskançlık kavramını mükemmel bir şekilde yansıtır. Diğer kocaları canlandıran oyuncular, karakterlerin tutumlarını çok iyi bir şekilde üstlenmişlerdir. Her biri kendine özgü bir kabiliyete sahip olarak, toplumsal dinamiklerin eğlenceli bir şekilde ele alınmasına katkıda bulunur. Bu oyunculuk gösterimi, filmi sadece bir komedi değil, aynı zamanda etkileyici bir drama haline getirir.
Yedi Kocalı Hürmüz, kadın olmanın zorlukları ve özgürlük arayışını ele alan bir başyapıttır. Film, toplumsal cinsiyet normlarına karşı bir duruş sergilerken, Hürmüz karakteri üzerinden kadının kendine ait bir hayat sürebilme mücadelesini vurgular. Hürmüz, kocaları arasında denge sağlamaya çalışırken, çoğu zaman kendi ihtiyaçlarını göz ardı eder. Film, izleyicilere, kadının çok yönlü kimliğinin keşfi, toplumsal baskılara meydan okuma ve bireysel mutluluğun peşinde koşmanın önemini aktarır. Böylece, zamanın ötesinde bir hikaye sunarak, herkesin içsel hesaplaşmalarına dair bir alan açar.
Film, dönemine göre başarılı kadrajlar, renk kullanımları ve sahne tasarımı ile dikkat çeker. Yüzyüze konuşmalardan doğan komik durumlar, izleyicinin ilgisini sürekli canlı tutar. 1960’ların İstanbul atmosferini yansıtan mekan ve kostümler, dönemin ruhunu başarılı bir şekilde yansıtması filmin dikkat çeken başka bir özelliğidir. Ayrıca, melodramatik sahnelerle komedi unsurlarının özenle harmanlanması, izleyicide farklı duygusal tepkiler yaratma konusunda etkilidir.