Rosemary's Baby, 1968 yılında Roman Polanski tarafından yönetilen bir korku filmidir. Film, genç bir kadının, eşiyle birlikte yeni bir daireye taşınmasının ardından başlayan korkunç olayları konu almaktadır. Rosemary Woodhouse, nazik ve masum bir karakterdir, ancak çevresindeki insanların gizemli davranışları ve evlerindeki tuhaf aktiviteler onun hayatını alt üst eder. Polanski, izleyiciyi ritmik bir gerilim içinde tutarken, film boyunca toplumun cinsellik ve ebeveynlikle ilgili derin korkularını yansıtmayı başarıyor. Rosemary'nin yaşadığı korkunç dönüşüm, izleyiciye güçlü bir psikolojik deneyim sunuyor. Bu film, dünya sinemasının en önemli korku yapıtları arasında gösterilmektedir ve zamanla asla değerini yitirmeyen bir klasik olmuştur.
Rosemary's Baby'de, Mia Farrow, Rosemary karakterini canlandırarak güçlü bir performans sergilemektedir. Farrow'un masum ve savunmasız görünümü, karakterin yaşadığı çatışmaları derinleştiriyor. Yanında John Cassavetes, Guy Woodhouse karakterinde ve Ruth Gordon, içten ama bir o kadar da tehlikeli, karanlık bir karakter olan Minnie Castevets rolünde izleyiciyle buluşuyor. Rodger Daltrey ve Charles Grodin gibi isimler, filmdeki yardımcı rollerde dikkat çekiyor. Gordon, filmdeki performansıyla Akademi Ödülü kazanarak muazzam bir başarı elde ediyor. Oyuncuların sinema tarihine geçecek performansları, filme olan ilgiyi daha da artırıyor.
Rosemary's Baby, cinsellik, ebeveynlik ve bireysel kimlik üzerine derinlemesine bir inceleme sunar. Film, güç ve kontrol temalarını işleyerek, toplumun ebeveynlik beklentilerini sorgulamakta ve özellikle kadınların durumu üzerine ayna tutmaktadır. Rosemary'nin karşılaştığı dönüşüm, anne olmanın getirdiği psikolojik yükleri gözler önüne sererken, aynı zamanda izleyiciyi bir yandan korkutur ve diğer yandan düşündürür. Toplumun, bireyi nasıl izole ettiği ve en tatlı duyguları bile nasıl karanlık olabileceği üzerine derinlemesine bir bakış açısı sunmaktadır. Hem kadınların özgürlüğü hem de toplumsal beklenilen normlar arasındaki çatışma, filmin alt metninde saklıdır.
Film, Polanski'nin uzman kadrajı ve karanlık atmosferiyle desteklenen, siyah-beyaz çekimlerle belirginleşen etkileyici sinematografik özellikler taşımaktadır. Mekan kullanımı, özellikle Rosemary'nin evinde geçen sahnelerde, claustrophobic bir hava yaratıyor. Müzik ve ses tasarımı, izleyiciyi gerilim içinde tutmak için ustalıkla kullanılmaktadır. Filmdeki görsel kompozisyon ve sahne geçişleri, izleyiciyi sürekli olarak tetikte tutarak psikolojik bir baskı oluşturuyor.